top of page

Bir Reklamcı ve Televizyoncunun Gözünden: needenler

  • Yazarın fotoğrafı: cem acar
    cem acar
  • 27 Ağu 2024
  • 1 dakikada okunur

Aslında bir televizyoncu ya da reklamcı birbirinden o kadar da bağımsız değildir. Dertleri birdir ve devaları da birbirlerindedir. Sanırım bu tespiti sinema ve reklamcılık dünyasının iki dahi isminin sözleriyle açıklayabiliriz…


Mesela; “Hikâye her şeydir.” der Steven Spielberg. Elbette hikâye her şeydir fakat reklamsız bir hikâye “her şey” olma yolunda hak ettiği değeri bulabilir mi? Emin değilim! Mitolojik birçok hikâye, kulaktan kulağa reklamcılık olmasaydı tarihten günümüze olan yolculuğunu sürdürüp zihinlerimize kazınamazdı. Çünkü hikâyeler “ihtiyaç” duyan zihinlerin satın aldıkları aktarımlardır. Trajikomik durumlarla birçok kez karşı karşıya kalan toplumun ihtiyaç duyduğu hikâyeler, Nasreddin Hoca tarafından karşılanmıştır. Nasreddin Hoca, hikâyeleri bir ürün satmak için anlatmamıştır fakat zihinlerde karşılık bulan hikâyeler Nasreddin Hoca’yı marka haline getirmiştir. Başka bir konu için söylemiş olsa da bu durumu en iyi özetleyen kişi bence efsane reklamcı Bill Bernbach’tır; "Reklam yalnızca ürününüzü satmakla kalmamalı, aynı zamanda tüketicinin zihnine de kazınmalıdır."


Dolayısıyla her “Marka/TV/Dijital Platform/Sinema Yapımcısı”, toplumun ihtiyaç duyduğu ürünü çıkardığını düşünür. İşte bu noktada bize düşen, ürünü tüketiciye satmaktan çok tüketicilerin needen bu ürüne ihtiyaç duyduklarını anlatacak hikâyeler üzerine yoğunlaşmak olmalıdır. Ve belki de ihtiyaç yaratmaktır…


Bu kritiğin ardından “bir reklamcının” ve “bir televizyoncunun” gözlerine geri dönebiliriz…

 

Bir Televizyoncunun Gözünden: Reklamlar

Biraz hikâyeye “ihtiyaç” var!

 

Bir Reklamcının Gözünden: TV ve Dijital Platformlar

Biraz reklama “ihtiyaç” var!

Yorumlar


bottom of page